Enstalasyon; mekana özgü olan, mekanın algısını değiştiren üç boyutlu sanatsal çalışmalardır. İç mekanlar için uygulanır. Dış mekanda değiştirilen alan için "kamusal sanat" ifadesi kullanılmaktadır. Enstalasyon geçici ya da kalıcı şekilde düzenlenebilir. Günümüzde video, ses, performans, sanal gerçeklik, medya vb iletişimsel olgular enstalasyon çalışmalarında sıklıkla kullanılmaktadır. New York Doğa Tarihi Müzesi (New York's American Museum of Natural History) bir çok Enstalasyon çalışmasına ev sahipliği yapmaktadır. Burada eserler olabildiğince gerçekçi bir atmosferde sergilenmek üzere konumlandırılmıştır.
Enstalasyon (Yerleştirme) sanatı 1970 yıllarında ön plana çıkmıştır ancak çok daha önceden ortaya çıkan bazı Kurt Schwitters ve Marcel Duchamp eserleri gibi eserler de enstalasyona örnek verilebilir. (Marcel Duchamp; 1917'de rezervuarı sergileyen sanatçımız)
Enstalasyon heykel gibi geleneksel sanatlardan kopuşu ve kavramsallığı temsil eder. Terimsel olarak Oxford sözcüğüne eklenmesi 1969 yılına tekabül eder. Aslında tarih öncesinden beri benzer örnekler bulunabilir ancak yirminci yüzyılın ortalarında farklı bir sanat dalı olarak sayılmaya başlanmıştır. Bu sanat dalının birden fazla duyuya hitap edebilmesi daha olasıdır.
Enstalasyon ve tiyatro arasında güçlü bir paralellik vardır. Her ikisinde de anlatının deneyimine katılan izleyicinin belli bir dereceye dek öz kimliğini sürdürmesi istenir. Ayrıca her ikisinde de izleyici yaratılmış bir deneyim yaşayacağının bilincindedir. Bu yüzden hali hazırda bir algı ile gelir. İzleyici oluşturulmak istenene kendini bırakır. Bazı eserlerde izleyici kendi bedeni ile esere müdahale edebilir. Enstalasyonda bir çok sanatçı izleyiciyi eser ile beraber mekana yerleştirmek, deneyimin içine katmak, sanatın bir parçası haline getirmek istiyor. Bu amaçla günümüzde multimedya ve diğer dijital teknolojiler çok sık kullanılmakta. Bu tür çalışmalara da Etkileşimli Enstalasyon (Interactive Installation) deniyor. Seyirci bazen cep telefonundaki uygulama ile bile, esere müdahale edebiliyor. hatta birden fazla kişinin müdahalesi ile etkileşim yüzlerce insana ulaşabiliyor.
Örneğin Maurizio Bolognnini'ye ait "Programlanmış Makineler (Le Macchine programmate) eserinde isteyen herkesin cep telefonu ile katılıp özel yazılımlar yardımı ile duvarlarda ışık gösterileri oluşturabilmesine olanak tanınmış. Enstalasyon sanati dediğimizde özellikle on isim sınırları zorlamaktadır. Bunlardan ilki Kurt Schwitters'tır. Özellikle kağıt artıkları ve ahşap parçalarını kullanır. Kendi sanat stüdyosunu bir enstalasyon alanına dönüştürmüştür. Stüdyosuna "Merzbau" adını verdi. Stüdyoda yıllar boyunca sürekli değişen bir kolaj kompozisyonu oluşturdu. Bu şekilde sekiz odayı birden kullandı. Kolajına Nazi Almanya'sından Norveç'e kaçmak zorunda kaldığı 1937 yılına dek devam etti. Müttefik bombalaması esnasında bu büyük sanat da yok edildi. Daha sonra görmek isteyenler için eski stüdyonun fotoğraflarından yola çıkarak bir replikası yapıldı. Hannover'da Sprengel Müzesi'nde sergilenmektedir.
Yayoi Kusama da 1965'ten beri izleyicisinin hayal gücünü yakalayan ikonik bir enstalasyon sanatçısıdır. Eserlerinde aynaları duvar olarak kullanmakta sınırsız bir algı oluşturmaktadır.
Yüzlerce asılı feneri ve su zemini ile "infinity mirrored room" günümüzde oldukça popülerdir. Kusama aynalarla kandırır ve şiirsel sanat enstalasyonları yaratır. Fotografik açıdan harika bir malzeme sunar ve belki de bu yüzden sosyal medya fenomenlerinin gözdesidir.
Marcel Broodthaers 27 Eylül 1968'den itibaren bir sene boyunca Brüksel'deki kendi evinde kurduğu Modern Sanat Müzesinde (Musee d'Art Moderne, Departemend des Aigles) "Kartallar Bölümü" adlı departmanı işletti. Bu müzede bir çok farklı unsur bulunuyordu. Kartpostallar, merdivenler ,boş sandıklar... Aslında sanat ile alay etmek istemişti hatta sergisi beğenildiğinde "gerçekten samimiyetsiz işlerle prim yapıp yapamayacağımı görmek istiyordum ve görmüş oldum "demişti. Bu açıklaması bile sanatının popülaritesine engel olmadı.
Bir çok müzeyi eleştirmiş, müzelerin gayrı meşru şekillerde eserlerde değer algısı yaratmasına karşı çıkmış , bunu da kendi aynı gayrı meşruluğu yaparak göstermiştir.
Gordon Matta-Clark mimari konusunda derin bir anlayışa ve bilgiye sahip Amerikalı sanatçıdır. 1974 yılındaki sanat enstalasyonu Splitting bir kentsel protesto eylemidir. Spekükasyonlarla satın alınan bir araziden, sahipleri aniden tahliye edilmiş, eşyalarını bırakıp gitmek zorunda kalmışlardı. Matta-Clark bu acelecikleri karşısında sarsıldı ve evi ikonikleştirecek bir filme ilham buldu. Filmde kendi oluşturduğu devasa yarıklardan odalara sızan ışık ve havayla hem iç dünyasının hem de oradan taşınan ailenin parçalanmasını yansıtmak istedi. Belgeleri de izleyiciye sunarak olaya dahil etti. Bu videoyu izlemek isterseniz aşağıda görebilirsiniz.
Judy Chicago Amerikalı sanatçı, feminist ve yazardır. "The Dinner Party" adlı eseri ile fenomen hale gelmiştir. Bu enstalasyon 39 kişilik üçgen bir ziyafet masasından oluşur. Her sunum tarihi veya efsanevi bir kadın figürünü onurlandırır. Her figür için derinlemesine kişisel bir sofra hazırlanmış. Sanatçılar, Tanrıçalar, akademisyenler ve aktivistlerden bahsedilmiş.Tabaklar kadınlığı tmsil eden kelebek benzeri formlarla tasarlanmıştır. İşlemeler de bütünlük de o kadının o tarihteki yaşamına ve tarzına göre olağanüstü ayrıntılı oluşturulmuştur. Masanın oturduğu zemin ise beyaz karoda ismi altın harflerle yazılı olarak 999 kadını daha onurlandırır. İğne işi ve heykel uzmanlıkları ile katkıda bulunan 400 kişinin yardımı ile oluşturulmuştır. Bir süre gezici şekilde sergilendikten sonra şu an Brooklyn Müzesi Feminist Sanat Merkezi'nde kalıcı olarak sergilenmektedir.(Brooklyn Museum's Center for Feminist Art)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder