İtalya'nın bahsedilmeyen şehri: Brescia...
Eşimin expat olarak gönderilmesi ile tanıdığımız, tanımaya devam ettiğimiz şehir Brescia.
İtalya'ya gitme ihtimalini öğrendiğimizde çok hızlı kabul ettik, çok da güzel oldu. Fakat gideceğimiz şehirle ilgili İtalya'nın diğer yüzüne kıyasla oldukça az bilgi vardı internette. Tabi İtalyanca dilinde yazılmış olanları saymazsak. Nereye gideceğimizi soranlara söylediğimizde de sadece futbol maçlarını izleyenlere aşina geliyordu Brescia. Ben hayatımıza girene dek duymamıştım bile.
Brescia; Kuzey İtalya'da Lombardiya bölgesinde yer alan 196 bin kişilik nüfusa sahip bir şehir. Lombardiya'da Milano'dan sonra en yüksek nüfusa sahip. Burada tanıştığımız Adanalı bakkal Sermet Abiye göre, çok Türk yaşamıyormuş Brescia'da. "45 kişi filan olmalı" diyor. Ne kadar doğru bilmiyoruz ancak 100'ü geçmez, o kesin.
Talihsiz bir dönemde taşındık buraya. Corona döneminde. Kendi bölgemizde gezebildiğimiz çok kısa bir dönemden sonra, şehir dışına çıkmak da yasaklandı. Corona'nın canhıraş şekilde bulaşmaya çalıştığı İtalya'nın en tehlikeli noktası burası. Zaten eşim de Mart ayında ilk hastalık geçirenlerden. Etrafa çok gidemediğimiz için şehri karış karış gezmeye çalışıyoruz. Bu nedenle olabildiğince çok şey öğrenip, sınırlı alanda en azından Brescia ile ilgili dünyamızı büyütüyoruz.
Brescia neşeli, muhabbetli, sportif iinsanlarıyla tam anlamıyla güzel yaşayan bir şehir. Yedikleri güzel, içtikleri güzel. İtalya'nın diğer şehirleri gibi diyebiliriz. Ancak sanayi bölgesi olduğu için maddi geliri görece yüksek insanlara ev sahipliği yapıyor.
Brescia'da yaşarsanız ya da buraya yolunuz düşerse neler yapabilir, neler görebilirsiniz, bu konuda uzun bir rehber oluşturmaya çalışacağım. Her aktiviteyi ben de yapamadım ama araştırmaya çok vaktim oldu. Güzel bir şehir. Bilmeye ve görmeye değecek oldukça çok özelliği var. Umarım okuduklarınızı en taze haliyle tecrübe edebilirsiniz.
Brescia, ismini kurulduğu tepeden alır. Yani Brixia.Bu kelimenin çok eski bir kökeni olduğu tahmin edilir. Keltçe ya da Ligurya olduğu konusuna eğilen araştırmalar mevcuttur. "Yüksek yerler" anlamına gelir. Keşfedilen ilk yerleşim Tunç Çağı'nın sonlarına dayanıyor (MÖ 1200-Liguryalılar) . Daha organize bir yerleşim haline gelmesi Romalıların işgali ile olmuştur.
Şehir Maddalena Dağı'nın eteklerindedir. Bu dağ şehirle öyle iç içedir ki, Brescia Dağı olarak da bilinir. Yemyeşil şehrin akciğerleri bu dağın ormanlarıdır.
Mevsimlere göre yağmur neredeyse eşit dağılmıştır. Yaz mevsimleri oldukça sıcak geçer. Sık sık soğuk ve sisli günler görülür. Akdeniz iklimine yakındır. Bunu dağlarda yetişen zeytin ve defne ağaçlarının bolluğundan anlamak mümkündür.
Brescia ismi ilk olarak Venedik Antlaşmalarında görülür ve Bresa ya da Bressa olarak geçer. Olası bir Venediklileştirme ile "Brexia" formunu almış daha sonra günümüz kullanımı Brescia'ya geçmiştir.
İtalyan şair Giosue Carducci eserlerinde Brescia'dan "Dişi Aslan" diye bahsetmiş ve sonrasında bu ünvan şehir ile özdeş hale gelmiştir. Şehrin arması 25 Haziran 1925 tarihinde kararname ile yayımlanmıştır.
Brescia 3 bin yıldır değişen ve gelişen mimari tarzları bir arada görebileceğiniz zengin bir kenttir. Bazı araştırmacılara göre Kuzey İtalya'nın en yüksek tarihi tabakalaşması burada görülebilir.
2011'de Paris'te gerçekleşen Dünya Mirası Konferansında Brescia'nın tarihi anıtlarının bazıları Dünya Mirası listesine girmiştir.
Bunlardan ilki Cumhuriyet Mabedidir ( il Santuario repubblicano di Brescia)
M.Ö. 1.yy'da inşaa edilmiştir. Stili Pompeii'deki antik şehir kalıntıları ile karşılaştırmalı incelenebilecek benzerliktedir. Zemin mozaiktir ve duvar fresklerinin orjinalleri görülebilir. Sadece bir bölümü ziyarete açıkken, diğer bölümlerde arkeolojik kazılar devam etmektedir. Yapıda bir çok yivli sütun bulunur. Freskler günümüzde zeytinyağı ve balmumu karışımı ile sırlanarak korunmaktadır. Gezmeye açık olan salon mükemmel şekilde korunmuştur. Duvar dekorasyonu MÖ 89-75 yılları arasında yapılmıştır. Çizimlerdeki derinlik odanın daha büyük göründüğü yanılsamasını yapmaktadır.
İmparator Vespasian'a adanmış bir alınlık bulundurur. Neredeyse tamamı Cidneo Tepesindeki bir heyelan tarafından gömülmüştü ancak 1823'te Brescia Üniversitesi onu tekrar gün yüzüne çıkardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder